7 Kasım 2013 Perşembe

Sarı Telefon Rehberi

Yaş küçük, rakamsal olarak hatırlamıyorum kaça tekabül ettiğini. Amcamın evinde yaklaşık 1000 sayfalık bir sarı rehber bulmuştum. Evde eğlenecek çok şey yoktu o zaman gerçi şu anda da pek iç açıcı değil ya neyse.. Rehberi elime alıp babama işlevini sordum okumayı yeni öğreniyorum (o da yaklaşık beş buçuk yaşına tekabül ediyor). Bana insanların telefon numaralarını bulmak için yarayışlı bir gereç demişti. 

Açtım içini sözlüğe benzer yapısı var çözmesi kolay. Soyadımızı bildiğime göre ilk olarak aile fertlerinden başladım. Şaşırtıcı derecede fazla Ersoy soyisimli insan vardı. Düşündüm, bunların hepsi bizim akrabamız mıydı? Elbette hayır ama çocuk aklıyla sevince kapılıp çevrem ne genişmiş lan aslında diye için için gülümsedim. Sonra başka şehirde kapı komşumuz olan ev sahibini aradım ve evet oha onu da buldum. Ülkede ne çok telefon kullanan varmıştı da benim haberim yokmuştu. O zamanlar telefon dediğin şey benim için lüzumsuz bir gereksizdi zira. Arkadaşımı çağırmak için pratik yol olan ıslığı kullanıyordum. Sonra daha derin düşünmeye karar verdim bu kadar insanın adını, soyadını, adresini nasıl bulup da kaydetmişlerdi? Çok büyük iş valla diye gülümsedim. Takribi 2 saat geçirmiştim rehberin başında ve çok da sevmiştim. Akrabalarımı çoğaltıyordum an be an. Varmak istediğim yol, bir anafikir yok aslında. Küçükken kalabalık olmak mutluluğun tek şartı gibiydi sanki. Sanki tek arkadaş yetmeyecekti elindekini paylaşmaya. Çoğaldıkça daha çoğul doyuyorduk. Şimdi daha bi' yalnız gibiyiz daha bi' kalabalık görünen cinsinden. Acaba o rehberdeki kaç insan gerçekten benim akrabamdı şimdi onu düşünüyorum. Kaçı öldü o baktığım isimlerin, kaçı mutlu, kaçı mutsuz? Şimdi bir çocuğun eline rehberi alıp benim adıma bakıp acaba benim akrabam mı? deme şansı da kalmadı ya ona birazcık yanıyorum ve bu yazıyı akrabam sandığım insanlara adıyorum. Sağlık ve afiyete..

Hiç yorum yok: