11 Temmuz 2011 Pazartesi

UXBAL'e (biutiful)

Hayatın ne getireceğini bilmeden yaşamak planların ne zaman suya düşeceğinin, ne zaman öleceğinin, ne zaman güzel bir anı yaşayacağının bilinmezine yolculuktur biraz da..
Aşk, karşındaki insanın kusurlarını örten kör bir kavramdır diğer yandan. Bir kadını sevmenin bedelleri vardır ancak aşksa bu, bu bedeller daha da ağırlaşabilir. Mrambra adında hayatın tatlı yanlarından muzdarip bir kadını seviyorsan ve onunla hayatını birleştirip depresifliğine ortak oluyorsan, hayatın bir yerinde ondan doğan iki çocukla izsiz belirsiz bir hayata da sürüklenebilirsin.
Bir de babalık vardır tabi. Babalık padişahlık gibidir aslında babadan oğula öğretilerek öğrenilinen. Ancak babanız siz doğduktan sonra bu zinciri kırabilir; bunu sizi terkederek veya ölerek yapabilir. Belki de ikisini aynı anda yapma kabiliyetine sahiptir kim bilir? İşte o zaman babalığın nasıl bir şey olduğunu bilemezsin. Ve çocuklarını kılavuzsuz bir başına yetiştirmeye çalışabilirsin. Adının baba olması içinin de öyle olacağının kanıtı değildir ama hiçbir zaman.
Bir de ölüm vardır hiç hesaplamadığın bir anda gelebilen. Babalık yapamasan bile çocuklarını kime emanet edeceğini bilemediğin için sana ben geldim deyip acı çektiren. İşte o an öleceğine bile inanmaz insan çünkü yarım kalan şeyler vardır ve öldüğün zaman gözlerinin açık kalmasına neden olacaktır.
İşte Uxbal'in hayatı buna benzerdir ve kızına beni unutma derken gözyaşları gerçektir.

Hayatın güzel yanlarını görürken arkasında yaşanan çirkin şeyleri göz ardı edenlere gör artık diyen bir filmdir Biutiful..

Hiç yorum yok: