15 Şubat 2011 Salı

Madem Sevişiceğiz O Zaman Çalgıcı da Çağıralım

Komşu kadınlar bina ya da ev önlerine çıkıp sabahtan akşama kadar çene çalar vakit öldürür. Tabi ki küçük çocukları da yeşil çimenleri.(yeşil çimen ne demek başka renk çimen mi olur derseniz üstüne basılmış sarılık geçiren çimenlere bakın derim) Kışın ölü olan tabiat ve insanlar uyanır ve gürültü yapmaya başlarlar hep bir ağızdan. İşte böyledir bahar nemli, ıslak, sıcaktır.
Biz iç anadoluda bahar ve ardından yaz gelince olan, olmasını istemediğimiz asıl mevzuya gelelim. Bir gürültü bir eziyet bir bir bir birilerine baka baka duran abaza delikanlılar... Ne midir bu? Bu sokak düğünleri dediğimiz gürültüden başka hiç bir boka yaramayan etkinliklerdir. Bir elektro bağlama bir darbuka eşliğinde başlayan, repertuarı on şarkıyı geçmeyecek derecede geniş(kinaye), şarkılara ya da türkülere tecavüz eden şarkıcılarıyla bir beladır sokak düğünleri. O akşamüstü balkonunda oturup birazcık huzur arayanların gündüzünü, akşamını hatta gecesini mahveden, öldüren uygulamalardır. 
Benim anlamadığım şu; bir düğün gelinle damadın evlenip akabinde sevişeceğinin göstergesi değil midir? E evet. O zaman bu abilerin en ağır arabesk şarkılarla kendi konserini vermesi neyin nesidir. Ben evlenmek değil de şarkı dinlemek istesem gider bir konsere dinlerim istediğim şarkıları, neden bu eziyete katlanayım? Evlenecek insanlar ortada yok biri çıkmış elinde bağlamayla kendinden başka belki de kimsenin sevmediği birbirinden gereksiz parçaları sıralıyor. İşte o an o elektro bağlamayı onda çalmak isterim; vurmalı çalgı niyetine. Oraya davet edilen insanlar oynamaya geldiyse bunun adı düğünse o zaman senin yaptığın ne be adam. Ha tabi bu konuda sadece çalgıcılar değil onlara bu serbestliği tanıyanlardadır asıl suç. Yahu biri de çıkıp: - "Bak pek de güzel olmayan kardeşim ben burada evladımı evlendiriyorum ve herkesin oynayıp kurtlarını dökmesini istiyorum o yüzden abuk subuk şarkılar söyleyip milletin içini sakın karartma yoksa o bağlamayı sende çalarım" demez mi? Ben işte asıl bunu merak ediyorum. Ben sana yapma demiyorum yap ama hobi olarak yap. Akşamüstü birazcık kafa dinlemek isteyen insanların kafasını ütüleme. Onlar zaten yeterince ütülü.
Bu durumun belki de en vahim en acı tarafı bu organizasyonların hafta sonu yapılmasıdır. Eğer hafta tatilin haftanın sonuna denk gelmiyosa şanslısın hem de çok. Ama bir çoğu gibi cumartesi pazar belki de sadece pazar günün tatilse ve o gün evlenen de sen değilsen işte o zaman çok şanssızsın demektir. Çünkü sen evine " ulan oh be yarın hafta sonu eve gideyim de adam gibi kafamı dinleyeyim" diye gidiyosan ve ertesi gün kafanın içini oyan bir sesle karşılaşıyosan o tatili renkli bir cinayete ortak edebilirsin. Ve tatilini belki de uzun süre cezaevinde geçirebilirsin. O yüzden iç anadoluda yaşıyosan evine dönerken " oh be yarın tatil" demeyeceksin, büyük konuşmayacaksın.
Evet bu kadar doluyum çünkü ben böyle şeylerden zevk alacak kadar şuur kaybı yaşamadım henüz. Müzik diye tanımladığım o kutsal şeyin içinde bu gürültünün zerre işi yok çünkü. Ömrüm boyunca her yazı bana haram eden o abilere ithaf ediyorum bu yazıyı. Benim ruh sağlığımı bozmak için ellerinden geleni ardına koymadı hiç biri sağolsun. Hala da koymuyorlar yaz geliyor malum, başlar yavaş yavaş kafa ağrıtma etkinlikleri. Belki de beni bu iç anadoludan soğutan ender şeylerdendir bu sokak düğünleri ha diğeri de geçen gün sitede izlediğim oturak alemi denen sikimsonik eğlence. 
Neyse sözü fazla uzattık sanırım son söz; siz siz olun böyle etkinliklerle evlenmeyin. Gidin nikah dairesine iki dakkada bitirin bu işi. Sevişeceğinizi herkese bu kadar gürültülü ilan etmeye gerek yok. Yoksa o balkonda kafa dinlemek isteyen insanlar kulağınızı çok fazla çınlatır benden söylemesi...

Hiç yorum yok: